Corfu Gezi Rehberi: Yunan Adasında Yaz Sonu Günlüğü

2023 yazında bir Yunan adası tatili aklımdaydı ve Tansel Corfu’yu o kadar övdü ki, çok düşünmeden biletlerimi aldım. Özellikle Ağustos sonu gitmek istedim, kalabalık ve sıcaklık azalmış olsun diye. Gerçekten çok güzel zamanda gidip çok yeterli bir süre kalmışım. Çılgın kalabalıktan, gösterişten, abartılı fiyatlardan uzakta; uzun doğa yürüyüşlerinin sonunda ulaştığım güzel masmavi koylar, zeytin ağaçlarının altında Yunan müzikleri eşliğinde yavaş yavaş yediğim enfes yemekler, sıcak hava, buz gibi şarap, samimi insanlar, İtalyan esintileri ve Akdeniz ruhu. Hayatta sevdiğim her şey bir adaya toplanmıştı. İşte Corfu’daki tatilimden notlarla Corfu Gezi Rehberi!

Corfu Nerede ve Corfu’ya Nasıl Gidilir?

Corfu, Akdeniz’in kolu olan İyon Denizi’nde bir Yunan Adası. Kendi havaalanı var, ben Berlin’den Ryanair’ın direkt uçuşu ile gittim. İtalya’dan ve Arnavutluk’tan feribotlar da var. Türkiye’den Atina aktarmalı gidilebilir. Uçak biletimi Mart ayından aldım ve el bagajı dahil gidiş dönüş 190EUR ödedim, yaz sezonu için normal bir fiyat sayılır.

Corfu’da Konaklama, Corfu’da Araba Kiralama ve Corfu’da Toplu Taşıma

Ben Corfu merkezinde LOC HOSPITALITY Urban Suites‘de tek kişilik bir oda tuttum, geceliği 52.5EUR ödedim ki bu ada ortalamasına göre çok iyi bir fiyattı. Corfu’ya gideceksiniz konaklama rezervasyonunuzu son dakikaya bırakamamanızı öneririm, fiyatların değişkenliği açısından. Otelin temizliğinden ve konumundan çok memnun kaldım, adanın kalbindeydi.

Yalnız seyahat ettiğim için araba kiralamadım, ancak kiralanırsa adanın merkezi dışında gidilen kasabalarda ve koylarda park yeri sıkıntısı yaşanacağını sanmıyorum. Corfu’da Green Buses gerçekten çok güzel faaliyet gösteriyor. Saatlerine ve rotalarına buradan ulaşabilirsiniz. Terminalden adanın her yerine giden otobüsler var ve terminal merkezden sadece 1.5 kilometre. Ben her sabah terminale giden yolu keyifle yürüdüm ve büyük ve klimalı otobüslerle gitmek istediğim her yere konforlu bir şekilde ulaştım.

Corfu’da 1. Gün: Porto Timoni ve Agios Georgios

İlk gün Corfu’nun en popüler noktalarından Porto Timoni’ye gittim. Güne epey erken başladım çünkü otobüs hatlarının saatlerini internetten öğrenmiş olmama rağmen, terminale gidip onaylama ihtiyacı hissettim. Yaklaşık 2 saat terminalde bekledim, orada Trieste markası bir kahve olması tatlı bir tesadüf oldu. A7 ile yaklaşık 1.5 saatte Agios Georgios’a ulaştım. Burada sahilde yoğurt ve granolam ile sade bir kahvaltı yapıp, kısa ama bol eğimli bir yürüyüşün ardından Afionas’a ulaştım.

Melisito isimli mütevazı bir mekanda enfes bir manzara eşliğinde frappe içip kitabımı okudum. Afionas’tan Porto Timoni’ye uzanan yol günün yıldızıydı. Dar ve engebeli bir patikaya mavinin yeşille buluştuğu muhteşem bir manzara eşlik ediyor. Çok keyifli bir yürüyüşün ardından Porto Timoni’ye ulaştım. Burası oldukça popüler ve epey kalabalıktı. Bir boşluğa havlumu bırakıp kendimi serin sulara attım, burada yaklaşık 2.5-3 saat kaldım. Porto Timoni’den dönüş yolu epey zorluydu, özellikle öğlen sıcağıyla daha yorucuydu. Ama buraları güzel yapan da ulaşmasının zor oluşu zaten. Afionas merkeze dönüp 3 Brothers isimli, deniz manzaralı bir tavernada harika bir öğlen yemeği yedim, uzo içtim. Çok keyifliydi.

Afionas’tan Agios Georgios’a geri yürüdüm, bir tur da orada yüzüp otobüsle Corfu’ya geri döndüm. Akşam yemeği için Corfu merkeze çıktım, sokaklar cıvıl cıvıldı. Dükkanları gezmeye doyamadım. Yunan alfabesi ile yazıldığı için ismini bilmediğim rastgele bir restorana oturdum, burada Yunan salatası ve patlıcan ezmesi yedim, hepsine bayıldım. Erken başladığım günü erken bitirdim.

Corfu’da 2. Gün: Rovinia Beach, La Grotta Bar ve Paleokastritsa

Terminalden bindiğim A10 ile yine yaklaşık 1.5 saatte Liapedes’e gittim. Yol üstünde görüp beğendiğim Barafuza‘da oturup kahve içtim ve kahvaltı yaptım. Sonrasında birkaç kilometrelik yürüyüşün ardından saklı cennet Rovinia Beach’e ulaştım. Rovinia, adada denizini en beğendiğim yer oldu. Tesis bulunmayan bu koyda havlumu serdim ve uzun süre kitap okudum. Bir ara ‘deniz kantin’ geldi, ondan dondurma aldım. Yanımda oturan İtalyanlar’ın sohbetlerine kulak kabarttım, biraz uyukladım.

Öğlen yemeğinde plajdan Liapedes’e giden yol üstündeki 3 tavernadan birine pek düşünmeden oturdum. Bir zeytin ağacının gölgesinde, Yunan müzikleri eşliğinde, taze bir balık ve buz gibi bir kadeh beyaz şarabın tadına vardım 2 saat boyunca. Adadaki en huzurlu anlarımdan biriydi.

• 

• 

• 

İnternette gördüğüm La Grotta Bar’a gitmeyi kafaya koydum sonra. Liapedes’ten La Grotta Bar’a yürümek, tatilin en zorlayıcı kısmıydı. Sadece 4 kilometre olmasına rağmen, asfalttan yürümek çok zorladı. Üstelik La Grotta’nın atmosferi, pek hayal ettiğim gibi değildi. Olsun, yol boyu Sicilya’da yaşamak üzerine keyifli bir podcast dinledim. La Grotta’da bir frappe içip enerji depoladım. Burası şezlongları olan ve kayalıklardan denize girebileceğiniz bir bar, bana Capri’yi anımsattı. Yüksek ses müzik havamda değildim hiç, çok kalmadım.

La Grotta’dan Paleokastritsa’ya nasıl yürüyeceğimi kara kara düşünürken, mucizevi bir şekilde otobüs geldi. Paleokastritsa’da manastıra çıkmak ve manzarayı görmek istiyordum ki ama o kadar yorgundum ki, plaja attım kendimi. Nazar boncuklu bir kolye aldım kendime buradan. Akşamüstü otobüsle Corfu’ya geri döndüm.

Akşam yemeği yiyesim yoktu, Mona Lisa’dan dondurma aldım ve sokaklarda aylak aylak dolandım. Otele dönerken, otelin bulunduğu sokağın köşesinde gözüme kestirdiğim bir mekan vardı; orada bir kadeh beyaz şarap içip kitap okudum.

Corfu’da 3. Gün: Sidari

İlk iki günü yoğun fiziksel aktivite ile geçirince, 3. günüm olan pazar gününde durulmak istedim. Sabah alarmsız uyandım, Corfu’nun boş sokaklarında turladım. Gündüz gözüyle daha da güzel geldi bana Corfu. Cafetierra‘da leziz bir kahve içip yoğurt ve granolamı yedim. Sokakları fotoğraflayarak yürümeye devam ederken, tam 1 sene sonra Caffe Moreno tabelası gördüm. Çok heyecanlandım, hemen bir espresso ısmarladım kendime.

• 

• 

• 

A2 ile 2 saate yakın süren bir yolculuğun ardından adanın kuzeyindeki Sidari’ye vardım. Sidari’de uzun sahil şeridi boyunca farklı restoranlar var, kişi başı belirli bir tutar harcamanız karşılığında şezlong ve şemsiyeyi ücretsiz olarak kullanabiliyorsunuz. Çok düşünmeden Sea Breeze’in şezlonglarından birine geçtim. Öğlen yemeğinde tavuklu gyros yedim, gayet iyiydi. Sidari’de denize bayılmadım, üstelik epey rüzgarlı bir gündü; fakat güzel dinlendim. Akşam geç olmadan döndüm.

Akşam yemeği için önünden geçerken karar vererek Pitonostimies‘e oturdum. Burası harikaydı! Çok aç olmadığım için mezeleri yarım porsiyon alabilir miyim diye sordum, dip sos tabağında getirdiler ve çok iyi oldu. Patlıcan ezmesi ve cacık söyledim, yanına da kabak kızartması. Her şey enfesti. Yunan yemeklerini seviyorum. Bugünün en güzel olayı ise hep önünden geçerken çok kalabalık olduğu için yanaşmadığım Papagiorgis‘e gitmem oldu. Burada yediğim dondurma muhteşemdi! Bitter çikolata ve pikan cevizli denedim.

• 

• 

Corfu’da 4. Gün: Kassiopi

Yine sakin ve plajda yatarak geçirmek istediğim bir gündü, sabah alarmsız uyanıp bir espresso içip yola koyuldum. Kassiopi adanın kuzeyinde ve buraya giden yollar Amalfi kıyılarından farksız. Otobüs yolculuğu 2 saat sürdü. Hemen karşısı Arnavutluk olduğu için operatörüm Arnavutluk’ta olduğumu zannetti ve tüm günü internetsiz geçirdim, fena da olmadı.

Önce kasabada dolaştım, Tazza Bianca’da bir kahve içtim. Yavaş yavaş günü geçirmeyi planladığım plaja doğru yürürken gökyüzü grileşti, bulutlar çoğaldı. Plaja havlumu atıp üstümü çıkardıktan tam 2 dakika sonra yağmur başladı, bu gerçekten yaşandı. Ne yapayım, gerisin geri kasabanın merkezine döndüm. Bir sonraki otobüsün gelmesine 2 saat olduğu için 7 Grill Gyros & Souvlaki‘ye oturdum, soğuk bir bira ve öğle yemeği sipariş ettim. Gün planladığım gibi gitmemiş olmasına rağmen bunu pek umursamadım.

Otobüsle Corfu’ya dönerken bulutlar dağıldı ve güneş açtı. Buna sevindim çünkü Corfu’daki son akşamımda rahatça gezebilecektim. Gün içindeki talihsizlikleri kucaklamamın ödülü olsa gerek, o akşam gün batımı muhteşemdi. Limandan izlediğim gün batımı ve gökyüzünün pembe rengi çok güzeldi, şükran doldum. Akşam yemeği yemedim, aynı dondurmacıya gidip yine süper bir dondurma yedim. Epey yürüdüm, Corfu’da adımlamadık sokak bırakmadım. Pul ve kartpostal alıp, Berlin’deki evime kartpostal attım. Çok keyifli bir akşamdı.

Corfu seyahatimden notlarım bu şekildeydi. 2024 yazında bir başka Yunan adasını keşfetmeyi iple çekiyorum! Teşekkürler Corfu. ❤️

İyon Denizi’ni sevenleri bir de Puglia‘ya alalım.