İsrail,  Seyahatlerim

Tel Aviv Gezi Rehberi : Deniz, Güneş ve Humus!

İsrail seyahatimin ilk durağı Tel Aviv oldu. Tel Aviv’de geçirdiğim 2 günde bolca yürüdüm ve güneşlendim. Kiliseye düğünlerine giden gelin ve damadı izlerken bir yanda ezan sesi duyuyor, gün batımında sahilde yoga yapan bir grubun yanında bira içip şarkılar söyleyenleri görüyordum. Uçsuz bucaksız sahil şeridinin hemen arkasında gökdelenler yükseliyor, gökdelenlerin gerisinde ise bu coğrafyanın imzası kireç rengi mimari hüküm sürüyordu. Farklılıkların uyum içinde yaşadığı bir şehir burası, birçok anlamda. Tel Aviv’den aklımdaki birçok önyargıdan kurtulmuş olarak döndüm ve tekrar gelmek isteyecek kadar çok sevdim. İşte Tel Aviv gezi rehberi!

“Out of my comfort zone and the magic happened” yazmıştım

Tel Aviv Gezi Rehberi

Jaffa

Tel Aviv’in eski şehri Jaffa. Şehirde yerleşimin ilk kez başladığı yer, üstelik dünyanın en eski liman kentlerinden biri. Sahil boyu yürüyerek ulaşmıştım Jaffa’ya. Zaten mimari bir anda şekil değiştiriyor, yüksek binaların yerini eski taş evler alıyor. Biraz daha iç kesimlere sokulduğunuzda surların arasından “Old Jaffa”ya giriş yapıyorsunuz. Jaffa’da öncelikle yapmanız gerekenler taş sokaklarında kaybolmak ve gün batımı saatinde limandan Tel Aviv’i izlemek. Saat Kulesi, St. Peter Kilisesi, Burçlar Köprüsü gibi birçok turistik noktaya yolunuz bir şekilde düşecektir.

Jaffa Saat Kulesi
Jaffa sokakları Tel Aviv’den çok farklı

Jaffa’ya ilk gidişimde bir yürüyüş turuna katıldım. Sandemans isimli organizasyon gönüllülük esasına dayanıyor, isterseniz tur sonunda rehbere bahşiş verebilirsiniz. Tur sayesinde Jaffa’daki tarihi eserlerin hikayesini dinleyerek gezmek güzeldi ama gezme temposunu yavaşlattığı kesin.

Turun sayfasında paylaşılan fotoğraf

Unutmadan, Jaffa küçük bir yer değil. Gündüz gözüyle görebileceğiniz bol vakit ayırdığınıza emin olun. Ben ilk gün Jaffa’da yapmak istediklerimi bitiremeyince Tel Aviv’deki son günümde tekrar geldim.

Rothschild Bulvarı

Şehrin kalbini attığı yer! Burası bana Barcelona’daki La Rambla’yı anımsattı, yol boyu ağaçların altından yürüyorsunuz. Birçok mekana, otele ve mağazaya ev sahipliği yapıyor bu cadde. Bana kalırsa bir numarası yok ama gitmeden de olmaz.

Tel Aviv Plajları

İsrail 273 kilometrelik bir sahil şeridine sahip. Bunun hatrı sayılır bir kısmı da Tel Aviv’de. Plajlar farklı farklı isimlendirilse de, hepsi ücretsiz. Şezlong ve şemsiye kiralayabileceğiniz restoranları tesisler de var, havlunuzu serip yatabileceğiniz tesissiz bölgeler de. Köpek plajı, gay plajı ve sadece kadınları plajı gibi ayrı plajlar da mevcut ancak keskin sınırlar ya da bariyerler yok tabii ki.

Tel Aviv plajları ve Jaffa

Plajların en gözde sporu matkot, yani plaj tenisi. Deniz suyu sıcaklığı ise tıpkı duş suyu gibiydi, serinlemek için denize girmeyi unutun 🙂 Ama ikiletmeden kendini suya bırakmak güzeldi.

Su sıcacıktı!

Yılın neredeyse 6 ayı denize girilebilen bir şehir Tel Aviv, benim gibi kavurucu ağustos ayı yerine bahar da gitseniz bile bu güzel plajların tadını çıkarabileceğinize eminim.

Hiçbir Tel Aviv gezi rehberi uzun uzun gezilecek müzeler ve çılgınca fotoğraflanacak tarihi eserler yazmıyor çünkü Tel Aviv öyle bir şehir değil. Ben Tel Aviv’in sokaklarında rastgele yürüdüm, pazarlara girip çıktım, bir kahvecide oturup insanları izledim, graffitiler fotoğrafladım… Kendimi zamanın akışına bıraktım kaygısızca. Güneşten kavrulduğum, karnımı güzel yemeklerle doyurduğum cıvıl cıvıl bir destinasyon olarak hatırlıyorum Tel Aviv’i.

Aniden karşımıza çıkan vespalar
Hissedilen sıcaklık 40 derece değimiş gibi…

Tel Aviv’den Mekan Keşiflerim

Dünyada en sevdiğim yemeklerden biri humus ve falafel, bu yüzden İsrail seyahatimi özel kılan şeylerden biri de yediklerimdi. Her ne kadar gitmeden önce meşhur restoranları listeme yazmış olsam da Tel Aviv’de yemek konusunda çoğu şey planladığım gibi gitmedi, ben de risk alıp rastgele yerlerde yedim ve çok çok beğendim!

Falafel Gabai

İsrail falafeli ile tanıştığım yer. Beachfront Hostel’e 15 dakika yürüme mesafesinde ve merkezi bir yerde değil kesinlikle, ama puanı yakın olunca gitmek istedim. 6 falafel ve humus yedim, 20 şekel ödedim. Çok küçük bir mekan, tek yabancı da bendim. Buraya mutlaka gelmelisiniz demiyorum ama giderseniz pişman olmazsınız!

İsrail humusu ile ilk buluşmam

Nahat Cafe

Kudüs otobüsüne bineceğim otogara ulaşmak için bir otobüse binmem gerekiyordu. Hava çok sıcaktı, elimde valizim sırtımda çantam vardı. Yolumu kaybetmiştim ve asla wifi bulamıyordum. Nahat bu anda imdadıma yetişti. Wifi bulurum umuduyla oturduğum bu kafede o an bana çok iyi gelen lezzetli bir kahve içtim, çok şirin bir mekandı. Çalışanlarının yardımıyla doğru otobüse binip sağ salim otogara gittim 🙂

Tasarım Tel Aviv kartpostalım ile

Hummus Eliyahu

Rothschild Bulvarı’na yakın bu humusçuya tamamen rastgele oturduk. İsrail’deki 3. günümün sonlarıydı ve artık bu ülkede kötü humus yemeyeceğime emindim. Masada Dağı tırmanışında tanıştığım Mora ile bir humus bölüştük, pitaya bana bana yedik. Çok lezzetliydi.

Waycup Coffee

Son günümde havaalanı transferine binmeden önce hostel yakınlarında bir kahve içmek için geldiğim Waycup Coffee bir köşede okumak yazmak için ideal, tatlı bir kahveci.

Son kahve…

Golda Levontin Ice Cream

Cebimde kalan şekelleri harcamak için market market gezerken, restoran şıklığındaki bu dondurmacıya girdim. Tahinli ve fıstıklı helvalı dondurması ile İsrail’i zirvede bıraktım diyebilirim. Gelato kıvamında dondurma sevenler burayı kesinlikle denemeli.

Unutamadıklarımdan.

Bunlar dışında Tel Aviv’de mekan keşfi yapmadım. Kahvaltımı ve akşam oturmalarımı hostelin terasında yaptım, öğle ve akşam yemeklerini birleştirdim ve çantamda atıştırmalıklarla dolaştım. Böylelikle bu pahalı ülkede biraz olsun hesaplı bir şeyler yapabildim 🙂

Beachfront Hostel terası.

Tel Aviv gezi rehberi ve mekan keşifleri böyleydi. İsrail’de Cuma ve cumartesi tatil günleri. Cuma günü birçok dükkan kapalı ama en kötü tarafı toplu taşımanın durması. Dönüşüm Cuma günüydü ve havaalanına kaldığım hostelden transfer ile gitmek zorunda kaldım. Çok konforluydu ama hatrı sayılır bir tutar ödedim! Dönüşteki kontrol sırası ise ülkeye girişten beterdi. Çantanızı çok detaylı arıyorlar, uzun sıralar bekleyeceksiniz erken gitmenizi tavsiye ederim. Havaalanında son bir humus ve kahve keyfi yapıp THY ile İstanbul’a döndüm. Millerin için teşekkürler babacım 🙂

İsrail’e gitmeden önce bilmeniz gereken her şey için buraya.

Bir yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir