2023 Yazı: Prag, Lüksemburg ve Almanya’dan Kısa Kısa
2023 yazında epey seyahat etme fırsatım oldu. Mayıs ayındaki kısa Makedonya seyahatimin ardından, havaların ısınmasıyla birlikte Haziran ayında siftahı Sächsische Schweiz Milli Parkı’nda doğa yürüyüşüne giderek yaptım. Temmuz başında Berlin’de yeni evime taşınır taşınmaz soluğu Türkiye’de aldım, 1 hafta ailemle Aksaz’da internetsiz keyifli bir deniz tatili yaptık. Ay sonunda Berlin’e kardeşimle döndük, onunla Berlin’de güzel keşifler yaptık; bir hafta sonu ise Prag’a gittik. Deutschland ticket fırsatından faydalanarak Rostock’u günübirlik ziyaret ettim. Ağustos sonunda keyifli bir Corfu seyahatinin hemen ardından Lüksemburg’a arkadaşlarımın yanına gittim. Yazın kapanışını ise Eylül sonunda doğum günümü de kapsayacak şekilde çok özlediğim İtalya’da yaptım. Anlayacağınız dolu dolu geçen bu 4 ayda, epey yıllık izin harcadım ve bir o kadar da deneyim kazandım. İşte 2023 yazından kısa kısa notlarım!
Sächsische Schweiz Milli Parkı
2023 yazındaki ilk seyahatim Almanya’nın Sächsische Schweiz bölgesine oldu. Ülkenin en güzel doğa yürüyüşü rotalarından Malerweg Trail‘in iki etabını tamamlamak için Berlin’den Bad Schandau’ya Flixbus’un direkt seferi ile gidip, Krippen isimli küçük bir kasabada konakladım. Cuma günü otele giriş yaptıktan sonra, Bad Schandau’ya gidip tarihi Kirnitzschtal tramvayına bindim. Kaplumbağa hızındaki bu sarı minik tramvay dağlarda bir şelaleye gidip geri dönüyor, Deutschland ticket ile ücretsiz olduğu için yaptım ama olmasa da olur.
Cumartesi günü Malerweg Trail’in 3. etabını yürümek için otobüsle Hohnstein’a gittim. Molalarla birlikte yaklaşık 5 saat süren, bol yükseltili, her türlü hava muhalefetine maruz kaldığım bu rotayı tamamlamak insanlık için küçük benim içinse büyük bir adımdı. Yol boyu manzaralar ve deneyimlediklerim, vardığım yerden daha anlamlıydı her zamanki gibi. Varış noktam olan Altendorf’ta kendimi Gasthaus Heiterer Blick isimli Alman restoranına attım ve afiyetle bir yemek yedim. Üzerimde kaliteli bir yorgunluk vardı, temiz havadan sarhoştum ve yemekten sonra gelen enerjiyle bir de Bad Schandau’ya yürüdüm. Kaldığım pansiyona erken döndüm, bahçesinde gün batımını izleyerek süpermarketten aldıklarımla akşam yemeği yedim ve ayağımı toprağa basıp bir şeyler izleyerek dinlendim.
Pazar günü Malerweg Trail’in 2. ve en ünlü etabını yürümek için Stadt Wehlen’den yola çıktım. Yürüyüşe başlamadan önce her yerin kapalı olmasından dolayı kahve bulamama krizim, yürüyüş esnasında yol üstünde bulduğum tatlı bir çiftlik evinde sonlandı. Gaststätte am Steinernen Tisch‘de ilk yaz güneşinin altında, kuş cıvıltıları eşliğinde, yemyeşil bir bahçede oturup kahvemi yudumladım. Pek uzun olmayan yürüyüşün ardından Almanya’nın en önemli simgelerinden olan Bastei Köprüsü’ne ulaştım. Buraya benim gibi yürüyerek ulaşanlar kadar özel aracı ya da tur otobüsleriyle gelenler de çok, günün erken saatleri olmasına rağmen epey kalabalıktı. Malerweg Trail’in 2. etabı Hohnstein’da sona eriyor, ben akşam Berlin’e dönüş otobüsüm olduğu için köprüden sonra başlangıç noktama geri döndüm.
Öğleden sonra feribot ve Sbahn ile Königstein’a gittim, bir parkta oturup dinlendim ve bir Yunan restoranında yemek yedim. Sbahnın iptal olması ve benim otobüsü yakalamadan önce gidip kaldığım yerden valizimi almam gerektiği için küçük stres ve aksiyonlar yaşadım ama sonunda her şey yoluna girdi, hep olduğu gibi.
Sächsische Schweiz’daki “wandern” hafta sonum çok güzel geçti, fiziksel aktivitenin verdiği kaliteli yorgunluğu ve doğada olmayı seviyorum; yine gideceğim.
Türkiye’de 2 Hafta
2023 yılının Temmuz ayının ortasında Türkiye’ye gittim; 1 hafta Değirmendere’de evden çalıştım, 1 hafta ise ailemle Aksaz’a tatile gittik. Değirmendere’deki 1 hafta çok hızlı geçti, arkadaşlarımla görüştüm, Ezel Ankara’dan bize kalmaya geldi; sevdiklerimle özlem giderdim. Aksaz’a arabayla gittik, ailecek road trip yapmayı ve Türkiye’nin güneyine arabayla gitmeyi çok özlemişim. Bir klasik olarak Susurluk’da durduk ve Düzdağ‘da tost-ayran yaptık. Açıkçası tostu çok abartılmış buldum, bence tuzsuzdu. Dönüşte Yasa‘da yediğimiz tost daha güzeldi. Gidiş yolunda akşam yemeği için Aydın’da durduk, aslında sadece haritadan bakarak rastgele bulduğum Tarihi Sarıoğlu Lokantası‘ndan epey mutlu ayrıldık. Ege zeytinyağlıları çok güzeldi, hele bir de kabak tatlısı… 🧡
Uzun bir yolculuğun ardından Aksaz’a varmak çok güzeldi, en son kaç yılında geldiğimizi hatırlayamadık bile. Vardığımızın ertesi günü olan Cuma çalıştım, sonrasında o akşam telefonumun SIM kartını çıkardım ve 1 hafta boyunca hiç internet erişimim olmadı. Harikaydı! Böyle bir araya kesinlikle ihtiyacım varmış.
6 ayın ardından Türkiye’ye gelmenin ve sevdiklerimle hasret gidermenin güzelliği bi yana, Aksaz’da internetsiz geçirdiğim 1 hafta bana çok iyi geldi! Güneş dağın ardından yükselirken kimsenin olmadığı plajda kahve içip sessizliğin tadını çıkarmak, yüzümü denizde yıkamak, maviye doyuran doğa yürüyüşleri, domatesli salatalıklı karpuzlu yaz sofraları, su gibi akan 4 kitap, ıslak saçla gidilen geç akşam yemekleri… Çok özlemişim, oh be!
Aksaz dönüşü birkaç saatliğine Akyaka’ya uğradık. Tekin Usta‘da çok lezzetli bir dondurma yedik, mutlaka not edin.
Berlin’e kardeşimle döndük. Türkiye’de yapmak istediğim her şeye vaktim yetmedi ve bazı şeylerin tadı damağımda kaldı; ama yurtdışında yaşamak benim tercihim olduğu için bu acı tatlı durumu artık kabullendim.
Kardeşimle Prag
Prag’a ilk kez 2017 kışında Deniz ile gitmiştik. Karlı haliyle aklımda kalan bu güzel küçük şehrin, 2023 yılında deneyimlediğim yazını daha çok sevdim! Sevgili Petek bize evini açtı, saatlerce uzun uzun sohbet edip hasret giderdik, Balca ile oynadık. Prag sokaklarında telaşsızca yürüdük, yürüyüş turuna katılıp bilgilendik, tatlı mekanlar keşfettik. Keşfettiğimiz mekanlardan paylaşmaya değenler şöyle:
- U Rudolfina: Yemek yiyebileceğiniz bir pub, merkezi ama turistik değil. Biz şnitzel ve peynir kızartması yedik.
- Cafe Slavia: Nazım Hikmet’in sık sık geldiği cafe olarak bilinen bu turistik ve epey şık mekana Prag’a ilk gidişimde gitmemiştim, bu kez denemek istedim. Elmalı strudel yiyip kahve içtik, atmosferi hoş olduğundan şans verilebilir bence.
- Cafe Letka: Pazar sabahı Letka Parkı’na yürüyüşe giderken kahveye uğradığımız aşırı tatlı bir mekan. Keşke aç olsaydık da kahvaltı yapsaydık dedik, eh tatlı paylaşma fırsatını kaçırmadık ama. Brunch için bence kesin gelinmeli.
Günübirlik Rostock
Deutschland Ticket uygulamasını fırsat bilip Rostock’a gittim, Berlin’den direkt tren ile yaklaşık 3 saat sürüyor. Rostock merkezi itibariyle sıradan bir küçük Alman şehrinden farksızdı; temiz, düzenli ve biraz sıkıcı… Ancak sbahn ile kısa sürede ulaşabileceğiniz Baltık Denizi kıyısındaki Warnemünde biraz yazlık tatil kasabası havasıyla bana iyi geldi. Yanıma mayo dahi almamıştım ve doğru kararmış, plajda biraz yürüdüm, deniz çok tatsız gözüküyordu ve epey rüzgarlıydı. Buradan Rostock’a dönerken günün nokta atışı keşfini yaptım, Rostocker Fischmarkt. O gün denizden ne çıkarsa o balığın pişirildiği, hiçliğin ortasında, dışarıdan bir şeye benzemeyen ama içerisi yaşlı Alman çiftlerle dolu keyifli bir mekandı. Balığım, patates salatam ve beyaz şarabım çok güzeldi.
Corfu
Çılgın kalabalıktan, gösterişten, abartılı fiyatlardan uzakta; uzun doğa yürüyüşlerinin sonunda ulaştığım güzel masmavi koylar, zeytin ağaçlarının altında Yunan müzikleri eşliğinde yavaş yavaş yediğim enfes yemekler, sıcak hava, buz gibi şarap, samimi insanlar, İtalyan esintileri ve Akdeniz ruhu. Hayatta sevdiğim her şey bir adaya toplanmıştı. Corfu günlüklerim için buraya tık, 2023 yazının bana en iyi gelen tatillerindendi.
Lüksemburg’da Bira Bora Buluşması
Corfu’dan Berlin’e döndükten 2 gün sonra soluğu Lüksemburg’da yüksek lisanstan arkadaşlarım Enzo ve Leo’nun yanında aldım. Lüksemburg bahaneydi, onlarla geçirdiğim 4 gün ise şahaneydi. Ülke genelinde toplu taşımanın ücretsiz olması benim için şaşırtıcıydı! Ayağımın tozuyla arkadaşlarımın evine yakın Bloom‘da güzel bir kahve içtim. Berlin’deki Barn’ın çekirdeklerini kullanıyor olmaları güzel bir tesadüf oldu. İlk akşamımızda önce Lüksemburg’un en eski barı olan Ennert de Steiler‘e aperitivoya gittik, sonra ise bir şehir festivaline. Lunaparka kurulmuş bir noel pazarı havası vardı.
İkinci günümde herkes uyurken çıkıp Florence Speciality Coffee’de lezzetli bir kahve içtim, ardından yürüyüş turuna katıldım; bilmediğim birçok şey öğrendim ülke hakkında. Öğleden sonra arkadaşlarımla buluştuk, sanırım Lüksemburg’un o seneki en sıcak günlerinden biriydi. Oscar’s Bar‘da geç öğlen yemeği yedik, etrafta yürüdük. Akşam ise biletlerini önceden aldığımız Philharmonie bahçesinde gerçekleşen elektronik müzik festivaline gittik, çok çok eğlendik!
Pazar günümüz sakin geçti. Önceki gecenin sersemliğini atmak için sabah uzun bir yürüyüşe çıktım. Öğleden sonra Almanya sınırındaki Remich’e şarap tadımına gitme amacıyla evden çıkıp, otobüslerin gelmemesi ile kendimizi De Gudde Wellen‘da bulduk. Burada saatlerce oturup kart oynadık, buz gibi Rose şarap içtik. Basit ve gerçek mutluluğu hissettiğim anlardan biriydi, Enzo ve Leo’yu tanıdığım için çok şanslıyım. 💜
1 Sene Sonra Yeniden İtalya
Dünyada vakit geçirmeyi en sevdiğim ülke olan sevgili İtalya’ma tam 1 sene sonra yeniden kavuştum. 1 haftalık Emilia Romagna ve Liguria seyahatim bana çok iyi geldi. Artık İtalya’da yaşamasam da, bugün kendime sağladığım hayat şartlarıyla istediğim zaman İtalya’ya gidip gönlümden geçenleri yapabileceğimi bilmek beni mutlu ediyor. 2023 yılının en güzel seyahatiydi. Detayları çok yakında!
2023 yazındaki seyahatlerimin özeti böyleydi. Seyahatlerin yanı sıra, Berlin’de kendi evime taşınmak ve Berlin’in yazını deneyimlemiş olmak buraya olan bakış açımı çok değiştirdi; artık Berlin’de yaşamaktan gerçekten keyif alıyorum.