Belgrad Gezi Rehberi : Vizesiz ve Ucuz Şehirler

Bordo pasaporta geçiş yapmam ile birlikte, bir süre Schengen dışında kalan ülkelere ucuz bilet kovalamaya başladım. Türkiye’den vizesiz gidilen en gözde destinasyonların başında da şüphesiz ki Sırbistan’ın başkenti Belgrad geliyor, para biriminin de bunda etkisi yüksek. 2017 Mayıs’ta yalnız gerçekleştirdiğim 3 günlük uzun hafta sonu seyahatim bol yürümeli ve güzel mekan keşifleri ile geçti. Belgrad’a sadece mekan keşifleri için bile tekrar gidilir. İşte Belgrad gezi rehberi.

Belgrad’da Konaklama

Belgrad’a gittiğim dönemde henüz hostelde kalmayı tecrübe etmemiştim bu yüzden tercihimi Airbnb’den yana kullandım. Şehir merkezine yaklaşık 2 kilometre olan bir stüdyo dairede konakladım, şimdiki aklım olsa daha canlı bir semtte kalmayı tercih ederdim. 2 gece için 42 euro ödemiştim.

Belgrad Nikola Tesla Havaalanı’ndan Şehir Merkezine Gidiş

Havaalanının hemen çıkışında bulunan A1 numaralı dolmuş ile 40-45 dakikada Slavija Meydanı’na ulaşıyorsunuz. Bilet otobüsün içinde satılıyor ve 300 Dinar. Seyahat sonunda da meydanın karşısındaki garın önünden havaalanı otobüsüne binebilirsiniz.

Belgrad’da Yapılacaklar & Belgrad Gezi Rehberi

• Birinci Gün

Slavija Meydanı’nda hatrı sayılır bir süre yanlış yerde otobüs bekledikten sonra, güç bela İngilizce konuşan birinin yardımı sayesinde ev sahibimin söylediği otobüse bindim ve Airbnb’me çok yakın bir durakta indim. Check-in’i kendim yaptım, eşyalarımı bıraktım, üstümü değiştirdim ve kendimi tekrar dışarıya attım! Hedefim karnımı doyurmaktı ve muhteşem bir yer seçmiştim; Lorenzo& Kakalamba.

Lorenzo&Kakalamba, dünyada gördüğüm en güzel tasarıma sahip restoran. İnternet sitelerinden detaylara bakmanızı öneriyorum, kesinlikle gitmek isteyeceksiniz. Her bir köşesine bakmaya doyamayacağınız bir dekorasyona sahip bu İtalyan Restoranı’na rezervasyon yapmadan gitmemek lazım. Ben tek kişi olduğumdan ve nispeten erken gittiğimden 45 dakikalığına bir masa kaptım. “Beefsteak rolls stuffed with mozarella&zucchini” yedim ve enfesti. Fotoğrafını çekmeye doyamadığım bu mekanı Belgrad’a gelen herkese öneriyorum.

Akşam yemeğinden sonra şehir merkezine doğru yürümeye başladım ve Tasmajdan Park’a geldim. Etrafı ve St. Mark Kilisesi’ni fotoğrafladıktan sonra, gitmeden önce listeme eklediğim Moritz Eis’in yakınlarda şubesi olduğunu fark ettim ve dünyada yediğim en iyi dondurmalardan biri ile tanıştım! Limonlu fesleğenli ve elma tarçınlı dondurmaların tadı damağımda kaldı.

Belgrad’ın geniş caddelerinde keyifle etrafı izleyerek yürürken, müzik sesini takip edip kendimi Studentski Park’ta buldum. Sahnede canlı müzik performansı, onlarca stantta satılan yiyecek içecekler ve kendini çimlere bırakmış Sırp gençliği. Üniversitedeki şenlik akşamlarına döndüm birden, çimlere uzanıp anın tadını çıkardım.

• İkinci Gün

Sabah erkenden kalkıp güzel bir kahvaltı için Red Bread’in yolunu tuttum. Burası oldukça turistik bir kahvaltı noktası, mekanda benim dışımda iki masada daha Türkler vardı öyle söyleyeyim. Güzel bir kahvaltı ve kahvenin ardından Free Walking Tour’a katılmak için Republic Square’e gittim.

Free Walking Tours, Belgrad seyahatimin gidişatını değiştirdi. 2 günde 3 yürüyüş turuna katılıp hem şehirler ilgili bir sürü şey öğrendim hem de 2 arkadaş edindim. İkinci gün Downtown ve Zemun turlarına, son gün ise 20th Century turuna katıldım. Gönüllüler tarafından düzenlenen, şehrin çeşitli bölgelerini yürüyerek anlatan ücretsiz bu oluşumda, tur sonunda isterseniz bahşiş bırakabiliyorsunuz. Özellikle yalnız geziyorsanız, yeni arkadaşlar edinmek için ideal.

Downtown turu, klasik bir Belgrad rotası. Belgrad’da gezilecek yerler büyük bir çoğunlukla bu tur kapsamında. Republic Square’den başlayıp, şehrin bohem bölgesi Skadarlija’dan geçip, Kalemegdan ve Belgrad hisarında son buluyor. Yol üstünde sık sık murallara rastlıyorsunuz. Şehrin en turistik bölgesi Kalemegdan’da bizim gittiğimiz gün bir festival vardı. Canlı müzik dinleyip Tuna ve Sava’nın birleşme manzarasının tadını çıkardık.

Turda tanıştığım Elisabeth’in teklifi ile, şehrin diğer yakası Zemun’u gezdiren bir diğer yürüyüş turuna katılmaya karar verdim. Kalemegdan’dan Republic Square’e geçip ekip ile buluştuk ve otobüse binip Zemun’a geçtik. Zemun’da Gardos Tower dışında ilgi çekici bir şey olduğunu söyleyemeyeceğim. Belgrad gezi rehberi olmazsa olması değil, fazla vaktiniz varsa gitmeyi değerlendirebilirsiniz.

Zemun’dan bu sefer üç kişi döndük. Grubumuza Anshuman da dahil olmuştu ve hepimiz çok açtık. Yerel yemek yeme sevdam ile ekibi Znak Pitanja’ya götürdüm. Cevabi sipariş ettim. Kaymakla servis edilen bir çeşit köfte ve açıkçası pek bir numarası yoktu. Ancak o gün tanıştığım dünyanın iki farklı ucundan arkadaşlarımla sohbet çok güzeldi. Znak Pitanja, yerel lezzetler için önerebileceğim bir restoran. Yemekten sonra Black Turtle’a gittik. Gün batımında nehir kenarında saatlerce oturduk.

Akşamın sonunda ayrıldık, Knez Mihaliova’ya çıkıp yine Moritz Eis’ta dondurma yedim. Biraz hediyelikçi dolaştım ve yürüyerek eve döndüm.

• Üçüncü Gün

Dönüş günümün sabahında, ev sahibinin valizi eve bırakamayacağımı söylemesi üzerinde elimde valizi çekiştirerek Aviator Coffee Explorer’ın civardaki bir şubesine gittim. Dükkandaki ilk müşteri bendim. Klasik Aviator kahvaltısına cappuccino eşlik etti. Her şey çok lezzetliydi, İstanbul için espresso çektirdim.

Otobüs ile merkez gara gittim ve valizimi emanete bıraktım. Garın içerisi ve çevresi pek tekin değil ama valizinizi emanet için en ideal yer de burası konumundan dolayı… 20th Century Turu için yine Republic Square’de toplandık, Elisabeth de geldi. Bu tur gerçekten çok uzun sürüyor, uzak mesafelere yürüyorsunuz ama güzel bilgiler edindim ve sıcağa rağmen keyif aldım. Tur St. Sava Temple’da bitiyor ki, bu tapınak gerçekten görülmeye değer.

Tur sonrası yemek yemek için hızlıca bir karar ile Piazza dei Fiori isimli bir İtalyan restoranına gittik. Rastgele oturulan bir yer ne kadar güzelse o kadar güzeldi, kesinlikle gelmelisiniz diyemiyorum. Yemekten sonra arkadaşlarım ile vedalaştım ve kahve içmek için Svetozar’a gittim. Sırbistan’da iç mekanlarda sigara içmek yasak olmadığından çok boğucu bir atmosferi vardı. Bir de üstüne tuvalette kilitli kaldım! Güç bela sesimi duyurdum ve beni bir şekilde çıkardılar. Komik bir anı olarak kaldı. 🙂

Şehirde son turları atarken Rakija Bar’dan arkadaşlarıma hediye ballı rakija aldım. Bizm rakının aromalısı ve sek içiliyor, oldukça sert bir içki aslında. Burada Use-It harita buldum, keşke seyahatimin başında rastlasaydım dedim. Eminim ki çok daha özel keşifler yapardım.

Dönüş yoluna geçmeden önce emanetten valizimi aldım, otobüsle bu kez 35-40 dakikada Nikola Tesla Havalaanı’na vardım. Biraz erken gelmişim, vakit öldürmek zorunda kaldım diyebilirim. Bagajınızın kontrolden geçtiği x-raylerin direkt bineceğiniz uçağın kapısının önünde olması garipti, dünyanın her yeri birbirinden böyle farklı işte.

Belgrad gezi rehberi bu şekilde. Belgrad’a ucuz bilet bulursam kesinlikle tekrar gitmek ve Use-It rotasında gezmek istiyorum. Vizesiz, ucuz ve 1 gün yıllık izin kullanarak 3 günde bitirebildiğim şehirleri seviyorum!