İsrail,  Seyahatlerim

Kudüs Gezi Rehberi : Kısa Günden Notlar

Kudüs, benim geçirebildiğim yarım günden daha fazlasını hak eden bir şehir. İsrail biletlerimi alırken planım Kudüs’te 1.5 gün olsa da, Masada-Ein Gedi-Ölüdeniz turuna katılmaya karar vermem ile Kudüs’te çok az vaktim kaldı. Görmek istediğim birçok yeri göremeden döndüm, ancak bunu Kudüs’e tekrar gitmek için bir sebep olarak görüyorum.  İşte kısa zamanda yapabildiklerim ile Kudüs günlüğüm!

Eski şehir surlarından Kudüs
Araç trafiğine kapalı alışveriş caddesi.

Tel Aviv’den Kudüs’e Nasıl Gidilir?

Özel aracınız olmadığını varsayarsak en pratik yol otobüs. Tel Aviv Bus Terminal 2000’den biletimi alıp sıraya geçtim ve ilk gelen otobüse bindim. Gar çok küçük ve buradan herkes Kudüs’e gidiyor, içiniz rahat olsun. Yolculuk gayet konforluydu, 45-50 dakikada Kudüs’teydim. Kudüs’te otobüsten garın karanlık bir katında indim. Her yerde polisler vardı, wifi bulamamıştım ve hostele nasıl gideceğimi bilmiyordum. Turist bilgi merkezindeki görevli ile İngilizce iletişim kurmak çok zordu, bana verdiği otobüs numaraları ile hostele ulaşabileceğimi umarak gardan ayrıldım.

Kudüs için otobüs sırası beklerken.

Kudüs’te Beklenmedik İki Güzel Şey

Gardan çıktım, hava kavurucu sıcaktı, valizim ağırdı ve karnım acıkmıştı. Otobüs durağında bir süre bekledim, görevlinin söylediği otobüslerden biri geldi. Ancak şoför otobüsün oraya gitmediğini söyledi. Çaresizce yürümeye başladım, kan ter içinde kalmıştım. Böyle umutsuz anlarda bir şeyler olur ya bazen, oldu. Yol üstünde şifresiz wifi buldum ve yakınlarda güzel bir humusçu olduğunu gördüm. Hemen yol tarifi alıp oraya ilerlemeye başladım. Bu esnada yol üstünde hayatımda gördüğüm en güzel murallardan birini gördüm, üstelik hiç murala rastlayacağım bir semte benzemiyordu bulunduğum yer. Fotoğrafını çektim. Keyfim yerine gelmeye başlamıştı, restorana ulaşınca tavan yaptı. Çünkü cıvıl cıvıldı ve hep gençler vardı, üstelik hiç turist yoktu. Restoranda internete bağlanınca anladım ki şehrin 2 kilometre kadar dışında ve hiç turistik olmayan bir semtindeydim.

Gördüğüm en güzel murallardan…

Restoranın adı İbranice yazıyordu ve garsona İngilizcesini sormama rağmen not almadığım için unuttum. Hayatımda yediğim en güzel yemeklerden birini nerede yediğimi bilmiyorum 🙂 Dışarıda küçük bir köşeye oturdum, green masabacha humus ve 5 falafel söyledim. Yanında soda ile 32 şekel ödedim. Çok lezzetliydi ve kaybolmuş olma hissime çok iyi gelmişti! Enerjimi topladıktan sonra valizim ile sürüne sürüne hostelime doğru yola koyuldum.

Enfesti!

Kudüs’te Nerede Kalınır?

Abraham Hostel zincirinde kaldım. Detayları burada okuyabilirsiniz. Hostel Kudüs surlarının arkasındaki eski şehre 30 dakika yürüme mesafesindeydi, hemen önünden tramvay geçiyordu. Gayet memnun kaldım.

Kudüs Eski Şehir (Old Jerusalem)

Hostele eşyalarımı atar atmaz çıktım çünkü çok az vaktim vardı. Direkt Jaffa Gate’e gittim, eski şehre giriş yaptım. Burada Müslüman, Hristiyan, Yahudi ve Ermeni mahalleri yan yana. İlk önce Yahudi mahallesinde Ağlama Duvarı(The Western Wall)’na gittim, daha sonra Hristiyan mahallesinde sokaklarda dolandım. Gün batımı saatine doğru Ermeni mahallesine gittim, planım surların üstünden gün batımını izlemekti ama surlara girişin oradan olmadığını öğrendim, hayallerim suya düştü 🙁 Kısa vakitte her yeri görmeye çalıştığım için hiçbir şeyin hakkını verememiş hissediyordum…

The Western Wall, Ağlama Duvarı
Kudüs’te başkası tarafından çekilmiş tek fotoğrafım, yalnız seyahatin eksisi 🙁

Hızlıca Müslüman mahallesine yürümeye başladım. Esnaflar dükkanları kapatıyordu, biri beni durdurdu ve bu saatten sonra giriş yapamayacağımı söyledi. Ona nedense inandım ve büyük bir hayal kırıklığı ile geri döndüm. Buraya kadar gelmiştim ve Müslüman mahallesini görmeden mi dönecektim? Üzgünce eski şehrin girişine gittim, oturmuş insanları seyrederken yanıma orada biriyle sohbet etmeye başladım. Ona durumu anlattım ve bugün bayram olduğu için Müslümanların her saatte giriş yapabildiğini söyledi! Başta tereddüt ettim çünkü aynı yolu tekrar gitmem gerekiyordu, ya yalan söylüyorsa? Ama kaybedecek bir şeyim yoktu, tüm karanlığa ve boş sokaklara rağmen hızlıca gittim. Polis durdurup pasaport sordu ve geçmeme izin verdi. Biraz ileride başka bir polis durdurup bu kıyafet ile giremeyeceğimi söyledi. Bugünün tek günüm olduğunu ve görmeyi çok istediğimi söyleyince bana başımı ve kollarımı kapatan bir giysi verdi, eteğimin altına da çantamdaki eşofmanımı giydim 🙂 Ve içerdeydim! Mescid-i Aksa ve Kubbetüs Sahra’yı gördüm, atmosfer çok güzeldi. Binbir aksiliğe rağmen burayı da gördüğüm için çok mutluydum.

Kubbetüs Sahra
Eski Kudüs sokakları…

Kudüs’ün eski şehir sokaklarında bolca yürüdüm, hatta koştum ve kayboldum. Ancak kalabalığın ve sıcağın etkisiyle çok keyif alarak gezemedim, dükkanların bolluğundan ve gürültüden biraz da Kapalıçarşı havası vardı açıkçası. Eski şehrin en sakin yeri Ermeni mahallesiydi. Kudüs’te daha çok vaktim olsun kesinlikle isterdim, Zeytindağı’ndan (Mount of Olives) şehri izleyememek içimde kaldı.

3 dil bir arada 🙂
Ermeni mahallesinden

Kudüs’te Akşam

Eski şehirden çıktığımda akşam olmuştu, çok yorgundum ve hostele uzun bir yolum vardı. Toplu taşıma seçeneklerini araştıracak halim ve internetim yoktu. Sadece yaya trafiğine açık alışveriş caddesi üzerinde yürümeye başladım. Yol üstünde bir yerde lezzetli bir dondurma yedim, ismini yine alfabetik sebeplerden dolayı öğrenemedim. Sokak şarkıcılarını dinledim, biraz bankta oturup gelen geçeni izledim. Ölüdeniz çamurundan yapılmış kremlerden satın aldım bir mağazadan. Hostele yakın bir süpermarketten de ekmek ve peynir aldım, çünkü ertesi gün büyük gündü. Tırmanış sonrası kahvaltımı hazırlamam gerekiyordu. Yorgun argın hostele döndüm, 3 saat uyuyabileceğimi düşünmemeye çalışarak Kudüs’te günü sonlandırdım.

Sokakta canlı müzik dinleyip dondurmamı yedim.

Görüldüğü üzere Kudüs notlarım pek verimli değil. Doğru düzgün mekan keşfi yapamadım, kahve zaten içmedim. Gece hayatının çok canlı olduğunu duymuştum ancak akşam yemeği bile yiyemedim. Kudüs benim gördüklerimden çok daha fazlasıydı, biliyorum. Kudüs’e bu kadar az zaman ayırdığım için pişmanım ama Masada tırmanışı Kudüs’ten vakit çalmaya kesinlikle değdi, o da bir sonraki yazıda… Umarım tekrar bir fırsat yaratıp Kudüs’e giderim!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir