
Malmö Gezi Rehberi : 30 Dakikada Ülke Değiştirdim
Malmö Kopenhag arası tren ile sadece 30 dakika ki bu benim normal şartlarda İstanbul’da hafta içi sabah evden işe gidişimden daha kısa bir süre. Kopenhag’a kadar gelmişken Malmö’ye uğramamak olmaz dedik ve günübirlik bir Malmö gezisi gerçekleştirdik. İşte yağmurlu ve buz gibi bir günde, mini şehir turu ve lezzetli keşifler ile Malmö gezi rehberi.

Kopenhag’dan Malmö’ye Nasıl Gidilir?
Kopenhag merkez tren istasyonundaki makinelerden alacağınız bilet ile her 20 dakikada bir olan trenlerden birini yakalayabilirsiniz. Tren bileti tek yön kişi başı 91 DKK. Biz 09:20 trenine bindik. Tren dünyaca ünlü Øresundsbroen’den geçiyor. Oresund, dünyanın en büyük sınır ötesi köprüsü ve her gün binlerce kişinin ülkeler arası yolculuğu için kullanıyor. Malmö’de kiralar ve yaşam Kopenhag’a göre daha ucuz olduğundan, Kopenhag’da çalışıp Malmö’de yaşayan çok insan varmış.

Avrupa Birliği sınırları içinde seyahat ediyor olmanıza rağmen, tren ile İsveç sınırına giriş yaptıktan sonraki ilk durak olan Hyllie’de pasaport kontrolü yapılıyor. Pasaportunuz mutlaka yanınızda olsun.
Biz Kopenhag tren istasyonundaki Joe&The Juice’dan kahvelerimiz ve bir gün önceden hazırladığımız sandviçlerimizle kahvaltı yaparak ve bolca fotoğraf çekerek geçirdik tren yolculuğunu.

Malmö’de Gezilecek Yerler
Merkez tren istasyonu yerine bir önceki durak olan Triangeln’de inip gezmeye başladık. Resmen 30 dakika içinde İsveç’teydik! Kopenhag’da kurtulmayı başardığımız yağmur, Malmö’de peşimizi bırakmadı. Yine de hiçbir şey keyfimizi kaçıramazdı. İstasyonun hemen yanındaki St. Johannes Kilisesi’ni dışarıdan fotoğraflayıp yürümeye başladık.

Sokaklarda kimseler yoktu. Güzel bir parktan ve Malmö Opera Binası’ndan geçerek, sağlı sollu mağazaların ve kafelerin bulunduğu Södra Förstadsgatan’a çıktık. Caddede İskandinav tasarımcıların çok şık mağazaları vardı, özellikle ev dekorasyonu mağazaları çok iyiydi! Lakrids by Bülow’dan İsveç’te meşhur olan ve çeşitli aromalarda satılan meyan kökü şekerlemelerinden aldık. Ofiste birkaç günde bitti sonra! İsveç’ten güzel bir hediye seçeneği.



Cadde boyu gezdikten sonra, fika için Konditori Hollandia’ya oturduk. Buranın enfes tatlıları vitrinden göz kırparken, biz sadece çay sipariş ettik (çünkü tatlı için aklımda müthiş bir yer vardı, okumaya devam…). Bu kafenin atmosferi ve içerideki insanların tatlılığı bir yana, bir kere içecek aldıktan sonra sınırsız ve ücretsiz “refill” hakkınız olması harikaydı. Tabii ki hiç suistimal edilmiyor çünkü medeniyet… 🙂

Malmö’nün simgesi Malmöhus’a ilerlerken yol üstünde şehir kütüphanesine uğradık, yemyeşil bir parkın içinde gölleri ve ünlü değirmeni görüp köprülerden geçtik. Bordo kiremitleriyle Malmö Kalesi, bana Bologna’yı anımsattı. Zamanında hapishane olarak kullanılmış kalenin içeride müzesi var ve modern sanat sergilerine ev sahipliği yapıyor. Bana dışarıdan bakmak ve fotoğraflamak yeterli geldi.



Malmö Kalesi’nden Stortorget’e yürüdük. Stortorget, şehrin kalbinin attığı yer. Büyük bir meydan bir taraftan uzun bir alışveriş caddesine, diğer taraftan Lilla Torg’a bağlanıyor. Lilla Torg etrafında kafelerin olduğu küçük bir meydan. Lilla Torg’da Pronto Cafe’de unutulmaz cheesecakeler yedik.

Pronto Cafe, küçücük bir mekan. Üst katında meydana bakan masalardan birini kaptık ve 4 çeşit cheesecake alıp tadım yaptık. Cheesecakeler o kadar lezzetliydi ki unutamıyorum, Malmö’ye gelirseniz Pronto’da cheesecake mutlaka yiyin. Çalışanlardan biri de Türk’tü.


Turistik bölgeden uzaklaşıp şehrin bir diğer simgesi olan Turning Torso’yu görmeye gittik. Bu bölge Vastra Hamnen olarak geçiyor. Deniz kıyısında ve Oresund Köprüsü’nü tamamen görebiliyorsunuz. Yazın bu bölge cıvıl cıvıl oluyor ve İsveçliler yüzmeye geliyormuş, biz aşırı soğuk ve rüzgarlı bir günde gezdiğimiz için gözümde canlandıramadım hiç… Yerellerin yaşadığı sokaklardan geçerek Turning Torso’ya geldik, bu gökdelen Malmö’nün en uzun binasıymış. Gökdelenlerle dolu bir şehirde yaşadığım için pek ilgimi çekmedi ama şehrin bu kesimini görmek güzeldi.

Malmö gezi rehberi son keşfini iftiharla sunar : Gün sonunda Stortorget’e dönüp Kockska Huset isimli restoranda akşam yemeği yedik. Kockska Huset yer altında, taş duvarları ve şarap mahzenini andıran loş ışıklı atmosferiyle çok keyifli vakit geçirdiğimiz bir yer oldu. İsveç’in dünyaya mal olmuş yerel lezzetleri olmasa da(İsveç köfte hariç!), bu restoranın kendilerince yorumladığı sebze ve balıklarını ve şık sunumlarını çok sevdim. Sevdiğim insanlarla ve lezzetli yemeklerle uzun uzun oturulan sofraları dünyanın neresinde olursam olayım çok seviyorum.




Yemekten sonra merkez tren istasyonundan trene atlayıp Kopenhag’a geri döndük. Malmö yürüyerek gezilebilecek, hava güzel olsa bisikletle de tadına varılabilecek sessiz, kalabalık olmayan ve nezih bir şehirdi. Malmö gezi rehberi kabarık bir liste sunmasa da, günübirlik İsveç havası almak iyi geldi ve Malmö’yü çok sevdim.
Öncelikle Esra Abla’ya ve Kazan ailesine bu güzel gün ve Malmö rehberliği için sonsuz teşekkürler ve sevgiler. 🙂

